14 Eylül 2010 Salı

YANLIŞ YER!!

Sizi şöyle alalım lütfen:

Lily Allen Hamileymişşşş

Haber 1-2 aylık...Yani şu an sevgili Lily'nin karnı belli olmaya başladı..Ben daha yeni duydum..Öğrenir öğrenmez de çocuğun babasına baktım(en aşağıda)..Bakmaz olaydım..Bu ne lan? Bu ne? Bu ne?.....bu ne? Sen ne zevksiz bir insanmışın Lily Allen!?!

Konu sadece Lily Allen ile de sınırlı değil..Eski blogumu takip edenler bilir, aşırı beğendiğim 4 bağyan vardır..Biri Lily Allen..Diğerleri Katy Perry ve Zooey Deschanel..bir de sevgili aşkım Ashley'ciğim(tamlamaya gel)...Şimdi bunlardan birisi evli, birisi hamile, birisinin ciddi bir birlikteliği var...Birisinin de benimle ciddi bir ilişkisi var ama biz bunu basından sakladığımız için sayılmaz :) Şimdi bu bağyanların eşlerine bakalım...

Evli olan Zooey...Offf...Hakikaten bu ne ya?! Bu adam "ay lav yu" filminin fragmanındaki küçük çocuğun büyümüş hali...Tipe bak..The big bang theory'deki Howard bile bin basar bu adama..."Geek" ötesi...Sevgili Zooey'a hayran olan milyonları düşününce şaşırmamak elde değil...Mesela bizim bloggerdaki rectoa var :) Rectoa hiç olmazsa komikti lan...Yabancıya da gitmemiş olurdu...Bu adamın tipinden tahmin ettiğim kadarıyla komik filan da değil..Moron moron bakıyor...Ayıp valla..

Bu da Katy Perry'nin erkek arkadaşı..Russell Brand...Hadi buna yine anlayış gösteriyorum..Bilerek adamın en kötü fotoğrafını seçtim..Bazı fotoğraflarda o kadar kötü çıkmamış..Hem anlayışlı- esprili adam...Tek kızdığım nokta; Katy ile sunuculuğunu yaptığı müzik ödüllerinde tanışmış..Katy hiç ödül alamayıp hüngür hüngür ağlamaya başlayınca bu yiğidimiz "ağlama katyciğim, ben yanındayım..sana ödül vermeyen akademinin ben taa..." demiş..ve kapmış kızcağızı...durumdan faydalanmış yani..olacak iş değil

Ve yazının konusu Lily....Ne diyeceğimi bilemiyorum...Zihin yoluyla ekrana kafa atıyorum şu an..Zaten cibiliyetsiz sigara mı içiyor "ben kaptım lily'i ahıhahı" diye magazincilere el hareketi mi çekiyor pek anlayamadım..Tipine hiç girmek istemiyorum...Barney Moloztaş kılıklı cibiliyetsiz seni! öhm...

Bir de Ashley var tabii...Şu an fotoğrafımızı paylaşamıyorum ama benimde yakışıklı olduğum söylenemez...Yukarıdaki abilerden halliceyim..Yani gelmek istediğim nokta şu: bu kadınların güzellik anlayışını anlayamıyorum!

Ehehe, bu da böyle saçma bir yazı oldu..Biterken Gorillaz- On Melancholy Hill çalıyordu..Lily Allen'ı buradan tebrik ediyorum...Tekrar görüşebilmek dileği ile, kendinize iyi bakın efendim :)

11 Eylül 2010 Cumartesi

Gecikmiş Bayram Şeysi

Siz bunu okuduğunuzda büyük ihtimal bayram sona ermiş olacak ama n'apiim? :) Modemim bozulduğu için ancak şimdi yazabiliyorum: HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR....daha doğrusu bayramınız iyi geçmiştir inşallah ehehe...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Blogger Yazarlarının En İyi Film Listesi (dikkat mim konusu)


Sevgili okur...Biliyorum buraya pek fazla uğramıyorum..Hepi topu -eskileri saymıyorum- 6,5 post yayınlamışım...Üstelik daha ilk ayım bu (ilk ayda böyleysem sonraki aylarda nasıl olurum Allah bilir :))...Uzunca bir süre hiçbirşey yazmadığımdan dolayı mı, yoksa diğer blogda söyleyeceğim herşeyi söylediğim için mi, ya da başka bir nedenden dolayı mı bilmiyorum..ama konu bulmakta zorlanıyorum...Şu kayıt gönderimi yerine de alışamadım zaten..Durduk yere bozmuşlar güzelim şeyi...nıck nıck nıck...Neyse..Ben de yazacak birşey bulamadığım her zaman yaptığım şeyi yapmaya karar verdim..Bir mim oluşturuyorum :) Konu çok basit..Sözlükleri takip ediyorsanız görmüşsünüzdür "yazarların en iyi x listesi" diye birşeyler var..Bu en iyi x  dizi oluyor, oyun oluyor, şarkı oluyor, kitap oluyor....oluyor da oluyor..Ben bunun film olanını bloggera uyarlamaya karar verdim :)...Kuralları da çok basit (ve esnek)...

1-Bugüne kadar izlediğimiz ister 5-ister 10 filmi sıralıyoruz(tercihim 10 :)..
2-Sonra en iyi filmimizi kısaca tanıtıyoruz..
3-İstersek bizi en çok etkileyen sahneyi/bu filmin neden bizi bu kadar çok etkilediğini paylaşabiliriz..
4-Mimin başına da filmin afişini ekliyoruz (ya da eklemiyoruz, size kalmış :))
5-Mimimiz bitti..Şimdi istediğimiz kadar kişiye postalıyoruz :) Afiyet olsun :)

Evet...Ben ilk olarak mimi rectoa'ya, gayyor'a, müsait ise dolunay'a paslıyorum :) Mimi dikkatle takip edeceğim ona göre(izlemediğim filmleri izleyeceğim :))...hepinize kolay gelsin :)

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Parça Pinçik #2 -Dünya şampiyonası özel-


*Efendim..Ayıptır söylemesi, Dünya Şampiyonası'nın ilk gününde Kayseri'deydim..Güzel mi güzel 3 maç vardı sahada...Saha dışında da aklıma takılan onca şey...Hazır elim klavyeye gitmişken, onları yazayım dedim...

1-Öncelikle Kayseri çok güzel bir salon yapmış..Her erkek gibi girer girmez bir maliyet hesaplaması yaptım..Ben de kendi salonumu yapıp 1 yıl içinde masrafımı çıkarmak istiyorum...dinimiz amin

2-Arkamda oturan bir baba oğluna Ürdün Milli Takımının Michael Jordan'a olan saygılarından dolayı Jordan adını aldıklarını iddia etti...Çocukta inandı...

3-İlk başlarda -acemilikten- maçı takip etmekte zorlandım..Maça bak, benche bak..Yandan ekrana bak..Skorboard'a bak..Her sayı sonrası Avusturalyalı taraftarlara bak....sonradan alıştım

4-Ürdün Milli Takımının başantrenörü, antrenörden çok tatile gelmiş emekli öğretmene benziyordu..Bir an tribünlere çıkıp hayat dersi verecek sandım...Diğer antrenörlere karşı birşey hissetmedim...

5-Ürdün'de Abbas adında bir oyuncu vardı..Bütün üst tribünler Abbas aşağı, Abbas yukarı konuştu..."Zenciii topu Abbas'a at..Vur Abbas smacı..Abbbaaaaas sallla lan oradan..."
Artık bizden biriydi Abbas..

6-İkinci maç Sırplarındı..Şiir gibi basketbol oynadı i.neler..Maçı son takip ettiğimde fark 35 sayıydı..Sonradan gördüğüme göre 50 sayı fark atmışlar..Yine de onları değil Angola'yı alkışladık :)

7-Amigo adam çok şirin dans ediyordu..Ben onun gibi oynamaya kalksam deli derler ama...Ayrıca kareoke yarışmasına katılanlardan hiçbiri doğru düzgün şarkı söyleyemedi..İngilizce bilmediği halde ingilizce şarkı söylemeye kalkan biri vardı...

8-Sırbistan maçının ikinci yarısında "zone 1" bölgesine indim...Koltukların yerle mesafesi ikinci kattaki gibi çok yüksek değildi..Dolayısıyla rahatlardı..İkinci kata neden böyle bir eziyet yapmışlar, anlayamadım?

9-Yanımda oturan iki tane çinli/japon maç boyunca konuştular..Türkçe bilmemelerinden yararlanıp maça yorum yaparmış gibi "susun lan geveze çekikler" diye bağırdım..Önümüzdeki türkler dönüp kıkır kıkır güldüler..Anlamadı tabii bunlar :)

10-Arjantin-Almanya maçında Arjantinlilerin arasındaydım..Adamlar hem çok ateşli hem de çok sakin..Gerektiği yerde bağırıp, gerektiği yerde susuyorlar...Ama hiç marşları yok.."ramo ramo arjantinaaaa" ve "ar-jan-tina" dışında birşey söylemedik...

11-Scola kenardayken burnunda "maden aradı"...Tvde göremeyeceğim bir ayrıntı :) (maalesef o anı ölümsüzleştiremedim)

12-Arjantinliler sanırım dünyanın en çirkin insaları..Her yanlarından kıl fışkırıyor...Bayanları da aşırı derecede zayıf...Sümüğümü sürmem...

13-Ayrıca çok cimriler..Maç öncesinde sallamam için verdikleri bayrağı, maç biter bitmez elimden aldılar..Halbusi hediye sanmıştım ben onu :( Konfeti yerine de gazeteleri kesip, onları fırlattılar..

14-En çok kullandıkları kelime de "vamos"...En az kullananı 7-8 kere "vamos" dedi..Sanırım arjantincede(biliyorum böyle bir dil yok) herşey "vamos" demek...

15-Önümde oturan şu yaşlı amca ponpon kızların her çıkışında bize dönüp "ooohohooo vamos vamos" diye güldü..Bıraksak sahanın içine de gidecekti..Yanında da karısı ile kızı vardı(ayrıca kız maçın ortasında amca ile küsüp annesinin yanına geçti)..Değişik bir amcamızdı, bir daha görmek istemem..

16-Maç bitiminde en ufak tepki olmadı..Sanki hiçbirşey olmamış gibi çıktık salondan...Garipti...

24 Ağustos 2010 Salı

Alternatif Haber Bülteni


-Sayın seyirciler elimize ulaşan bir son dakika haberine göre Taksim Meydanı'nda Lostsever iki grup arasında çatışma yaşanıyor. Olayların, dizinin sonunda Kate'in Jack'i seçmesini protesto eden bir gruba; karşıt görüşlü başka bir grubun "Ne o? Zorunuza mı gitti? Biz Sawyer denilen o kılıksız ile Julliet'in beraberliğine bişey dedik mi? Jackimi kıskananlar çatlasın" demesi yüzünden ortaya çıktığı söyleniyor. Şu anda güvenlik güçleri olayları yatıştırmaya çalışıyor. İlk bilgilere göre 4ü çocuk 8 kişi yaralandı, 15 kişi göz altına alındı...

-Penguenciler ile Uykusuzcular arasında büyük çatışma! Kemal Kılıçdaroğlu'nun B.Arınç'ı Penguen dergisine havale etmesi üzerine sinirekesen Uykusuzcular bir grup Penguenciye saldırdı..Olaydan haberdar olan diğer Penguencilerin olay yerine gelmesiyle kavga büyüdü..Çatışmanın galibi bir sonraki turda Lemancılar ile çatışacak...

-Nescafe 3ü 1 arada reklamı ortalığı karıştırdı. Nescafesini kahvesi bol seven bir grup kreması bol sevenlere "yumuşak mısınız lan siz?" diyerek saldırdı. O sırada oradan geçmekte olan orjinalci 3 kişi "hepiniz hainsiniz...siz yokken biz vardık" diyince bol kahveciler orjinalcilerin üstüne yürüdü..Çevrede bulunan vatandaşlar arayaya girerek olası bir faciayı önledi...

-Ramazanda orucunu hurmayla açanlar, orucunu suyla açanlara saldırdı! Bir iftar çadırında iftar vakti suya davranan bir grup anarşist genç, hurmacılar tarafından tepkiyle karşılandı..Grubu adına konuşan A.Ç.'nin "ben hurma sevmiyorum yaeee" sözleri karşısında küplere binen hurmacılar plastik çatallarını suculara fırlattı...Araya giren C.Ahmet Hoca, iki tarafı da sakinleştirdi..

-Acun Ilıcalı'nın en büyük projesi "survivor" mı, "var mısın yok musun" mu? Acunseverler Derneği bu soru ile çalkalanıyor...İki karşıt grubun yaşadığı tartışma, kavga için yeterli üye sayısına(4) ulaşamadığı için kavgaya dönüşemedi..Acunseverler Derneği kavgayı başlatabilmek için 4üncü üyesini arıyor..

-Dün gece 'Siyaset Meydanı' istenmeyen görüntülere sahne oldu..."En iyi şovmen kim?" sorusunun tartışıldığı programda; Okancıların Beyazcılara "Beyaz hanım evladı" demesiyle sandalyeler havada uçuştu. Azınlıkta kalan M.Ali Erbilciler ise diğer iki gruba taş atıp kaçtı...

-Ankarada bir kafede Nokia'cılar ile Sony Ericsson'cular birbirine girdi. Olayın "hangi model telefon alayım" diye soran 23 yaşındaki M.Ö. yüzünden çıktığı öğrenildi. M.Ö. bölücülük yaptığı gerekçesi ile terörle mücadele ekipleri tarafından tutuklandı...

-Bir kavga haberi de sinema dünyasından geldi. Recep İvedik'i komik bulmayanlar İvedik-severlere saldırmak istedi. Olay ivedikseverlerin anti-ivedikçileri zorla susturmasıyla başlamadan son buldu...

-Rtük binası önünde "Yemekteyiz"ciler ile "Dest-i izdivaç"cılar birbirine girdi. Yayın saatlerinin çakışması yüzünden ortaya çıkan gruplar kanalların "söz valla programların saatlerini değiştireceğiz...ikisini de kaçırmayacaksınız" açıklamasının ardından öpüşüp barıştı. Son alınılan bilgilere göre; perşembe günü "Medya Kralı"cılarla "Tarihin Arka Odası"ncılar da Rtük binası önünde kapışmayı düşünüyorlarmış...

-Ülke gündemi bir evet-hayır kapışmasına daha ev sahibi oluyor sayın seyirciler.."Tahmin et, kim bakalım" adlı çocuk oyununda sürekli "hayır" diyen 6 yaşındaki S.B., yaşıtı K.P. ile tartışmaya girdi..Daha sonra olaya diğer evetçilerin-hayırcıların girmesi ile tartışma istenmeyen boyutlara vardı..Anaokul öğretmenlerinin "uyku saati" arası ile sönen tartışma, daha sonra karşıt tarafların öpüşüp barışmasıyla son buldu..

Biterken Miss Li - High On You çalıyordu :)

22 Ağustos 2010 Pazar

Kaybolan Değerler: Teletabiler....

Onlar gizli bir uzaylı örgütünün dünya çocuklarını moronlaştırmak için dünyaya gönderdiği yaşam formları...Onlar 7'den 70'e her yaştan insanı televizyona “donduran” şovun sahipleri..Onlar çocukluğumun en unutmak istediğim anları..Onlar Teletabiler...Yaklaşık bir 10 yıl önce "teletabi teletabi" diye koşuştururlarken, aniden ortadan kayboldular..Ve onlardan bir daha haber alınamadı.. Ta ki bu güne kadar..Araştırmacı yazar ben, çok konuşulacak teletabi belgesini açıklıyorum!

Bu sevimsiz yaratıkların akıbetini öğrenebilmek için Teletabi Köyü'nde çocukları ve torunlarıyla yaşayan Po amcayı ziyaret ettim..Sağolsun, kırmadı beni ve 6-7 soruluk mini bir röportaj yaptık..Aslında devam edecektim ama yeraltından çıkan bir duş başlığı “dedeeeğğğ yemek hazır dedeeeeeğ” deyince röportajı bitirmek zorunda kaldık..İşte..Olay yaratacak konuşmalarımız:


-Yaşlanmışın po amca...Yaş kaç oldu?
-Daha 30 yaşındayım ben..Yaşadığım dramlar beni böyle yaşlandırdı

-Ehehe hiç göstermiyosun Po..Diğer karakterler nerede? Onlar da mı köyde yaşıyorlar?
-Yok..Ne geldiyse onlar yüzünden geldi başımıza zaten..Bizim tinkivinki vardı..Onun bir de çantası vardı..Bir gün istiklal’de gezerken çantasını çalmışlar..Depresyona girdi, kendini öldürdü rahmetli..Ardından dipsi depresyona girip –çok yakınlardı birbirlerine, nedenini anlayamadık- buraları terk etti..Yapımcılar lala ve benim ikili olarak devam etmemizi kabul etmediler..kovdular bizi..işte buradayım şimdi

-Peki başka işlerde çalışmadınız mı? Televizyon işine devam edebilirdiniz..
-Kısmen televizyon işine devam ettik..Şu bizim karınlardaki ekrandan kaçak dijitürk yayını yapıyorduk, 6 sene önce zabıtalar tespit etti..Televizyonlara da el koyuldu

Temsili kovulma sahnesi (el emeği göz nuru; çalmayın)

-Vah vah...Hatırladığım kadarıyla şovunuzda güneş şeklinde bir çocuk vardı..Ona ne oldu?
-O eşşoğleşşek zengin oldu, kanalı satın aldı..Arada sırada yine -hobi olarak- güneşlik yapıyor..Gelip bizi izleyip- dalga geçiyo şımarık velet...

-Buradan televizyon sektöründeki eski arkadaşlarınıza söyleyeceğin bir şey var mı?
-Var..O Okan denen cüceye söyleyeceklerim..Çıkmış orada iki tane kızı “teletabiler” diye tanıtıyor..Asıl teletabileri bir kere programına çağırmış mı? Bir kere gelip halimizi hatırımızı sormuş mu? Zamanında "5inciniz ben olayım" diye az peşimizden koşmamıştı..Şimdi büyüdü de bizi beğenmiyor...Yazık

-Teletabiler artık yok diyebilir miyiz?
-Hayır..Hala geri dönme çabalarımız sürüyor..Cnbc-e yöneticileri ile iletişim halindeyiz mesela..Bizi sünger bob’da yan karakter olarak oynatmak istiyorlar..Ayrıca ayda bir ustalara saygı kuşağında eski filmlerimizi yayınlayacaklarmış..Allah onlardan razı olsun...

(bahsettiğim duş başlığı olayı gerçekleşiyor)-Bu yaşta nasıl torunun oluyor Po?
-Bizim gezegenin genetik özelliği, fazla kurcalama..

-Eh pek fazla vaktimiz olmadığına göre, son sözlerini alayım...
-Batma zamanı gelmişse güneşin, kaybolma zamanı geldi teletabilerin...hep bunu demek istemiştim..sana da teşekkürler evlat...

Evet...Teletabilerin gizemi de burada son buldu.."Batma" zamanları gelmiş meğer..Tekrar görüşebilmek dileği ile, kendinize iyi bakın :)
Biterken Regina Spektor - No Suprises (radiohead cover'ı) çalıyordu :)